5 Eylül 2011 Pazartesi

SİVİL HAVA ARACI İTHALATINDA VE HAVA ARACI SİCİLİNE KAYIT VE TESCİLDE AKLA GELMEYECEK SHGM UYGULAMALARI

SİVİL HAVA ARACI  İTHALATINDA VE HAVA ARACI SİCİLİNE KAYIT VE TESCİLDE AKLA GELMEYECEK SHGM UYGULAMALARI

SHGM’nin yasada olmayan usuller ihdası ve açık yasa hükmünü uygulamaması

Yabancı sermayeli şirketlere yasalarımızda olmayan SHGM engelleri


                                                                        Av.Yaşar Öztürk
                                                                               ozturkylaw@ttmail.com


                        Bilindiği üzere her ülkede sivil hava araçlarının kaydedildiği bir sivil hava aracı  sicili bulunmaktadır. Bu sicil her devletin kendi ulusal kanun ve nizamları uyarınca oluşturulur ve tutulur. Sivil hava aracı siciline tescili mecburi olan, diğer bir deyişle tescile tabi hava araçlarının sicile tescili mecburidir.

                        Türk sivil hava araçlarının kayıt ve tescil edileceği sivil hava aracı tescili 2920 sayılı yasayla düzenlenmiştir. Bu yasanın 50.maddesi uyarınca, ülkemizde hava aracı sili Ulaştırma Bakanlığı tarafından tutulur ve bu sicile de “Uçak sicili” adı verilir. Sivil hava aracı sicilinin kanun tarafından, sadece hava aracı çeşitlerinden bir tanesi olan uçağın adı ile adlandırılmasının, bu sicile sadece uçakların kaydedileceği anlamına gelmeyeceği açıktır. Tescile tabi tüm sivil hava araçları, bu sicile yani “Uçak Siciline” kaydedilir.

                        Kanunda uçak siciline kayıt için aranan şartlar, sicilin içereceği bilgiler, işlevleri düzenlenmiştir. Uçak siciline bir hava aracının tescili için, 56.maddeye göre;

1.      Malikin bu Kanunda gösterilen kayıt ve şartlara uyması,
2.      Bir dilekçe ile Ulaştırma Bakanlığına başvurması,
gereklidir.

                        Hava aracı malikinde bulunması gereken şartlar nelerdir? Yasanın 49.maddesinde, bir sivil hava aracının Türk sivil hava aracı sayılması için aranan nitelikler mülkiyet esasına göre sayılmıştır. Bu maddeye göre;
                       
a.       Kamu kurumu niteliğindeki mesleki kuruluşlar, dernekler, siyasi partiler, sendikalar veya vakıfların mülkiyetinde bulunan hava araçları, idari organını oluşturan kişilerin çoğunluğunun Türk vatandaşı olması,
b.      Türk Ticaret Siciline kaydedilmiş ticari şirketler, kooperatifler ve bunların birliklerinin mülkiyetinde bulunan hava araçları, şirketi idare ve temsil etmeye yetkili olanların çoğunluğunun Türk vatandaşı olması ve şirket ana sözleşmesine göre oy çoğunluğunun Türk ortaklarda bulunması,
halinde sivil hava aracı, bir Türk sivil hava aracı sayılacaktır.

                        Hava aracının malikinde yukarıdaki şartlar bulunmuyorsa, örneğin bir ticari şirket Türk Ticaret Siciline kayıtlı dahi olsa şirketi idare ve temsil etmeye yetkili olanların çoğunluğunun Türk vatandaşı olmaması halinde, şirket Türk şirket dahi olsa sahip olduğu hava aracı, Türk sivil hava aracı sayılmayacaktır. Dolayısıyla Türk Uçak Siciline kayıt ve tescil edilmeyecektir.

                        Bu şartlara istisna ise, aynı kanunun 55.maddesinde getirilmiştir. 22920 sayılı yasanın 55 nci maddesinin hükmü aynen şöyledir:

                             “ İlgili mevzuata uygun olarak yurda sokulmuş olan bir sivil hava aracı; Türk Devletine veya kamu tüzelkişilerine veya Türk vatandaşlarına veya 49 uncu maddede yazılı niteliklere sahip tüzelkişilere en az altı ay süre ile yalnız bunlar adına işletilmek üzere bırakılırsa, sicile geçici olarak tescil olunabilir.”

                        Yasa koyucu 49.maddedeki şartlara uymayan, yani idare ve temsil yetkisinin çoğunluğu Türk vatandaşlarında olmayan şirket ve diğer tüzel kişilerin veya yabancıların malik olduğu hava araçlarının, bu şartları haiz şirketlere veya Türk vatandaşlarına, bu şartları haiz olan şirket veya Türk vatandaşları adına işletilmek üzere en az 6 ay süre ile kiralanması halinde, bu hava araçlarının sicile geçici olarak tesciline, 55. madde ile olanak tanımıştır.

                        49.maddedeki şartlara göre tescili “olağan tescil yöntemi”  ve 55.maddenin düzenlediği tescili de “olağan dışı tescil yöntemi”  olarak isimlendirebiliriz.

                        Yasa koyucu 55.madde ile getirdiği geçici tescil yöntemini, özellikle Türk vatandaşlarının malik olmadığı veya yönetim ve temsil yetkisinin Türk vatandaşlarında olmayan Türk tüzel kişilerinin malik olduğu hava araçlarının, Türkiyede veya Türk vatandaşları tarafından işletilmesine olanak sağlamak için, ana karakteri uluslararası (international) olmak olan ve günümüzde uluslararası olmanın ötesine, küreselliğe (globality)’ye geçmekte olan havacılığın bir gereği (requirement) olarak yıllarca önce vaz etmiştir.

                        Ancak günümüzde havacılığımızı yaşatan ve düzenleyen sivil havacılık otoritemiz, her nedense 55.maddenin uygulanmasında, yasada olmayan koşullar arayarak bu yöntemi akamete uğratmaktadır.  SHGM’nün ilgili daire başkanı, “ Yirmi yıllık uygulamamızı neden şimdi değiştirelim”  demektedir.

                        Yeni bir hava aracı satın alarak Türkiye’ye ithal etmek isteyen, Türk Ticaret Siciline kayıtlı olan, ancak idare ve temsil yetkisi Türk vatandaşında bulunmayan veya sermayesinin tamamı yabancı olan bir şirket bu hava aracının ithalatını gerçekleştirmek için gümrük işlemlerini yaparken, Sivil Havacılık Genel Müdürlüğünden teknik uygunluk belgesi almak için başvuruda bulunur. SHGM’nin teknik uzmanları araçları ve dökümanlarını inceler, teknik uygunluğunu vermek ister. Yazısını hazırlar, yazının SHGM’nün diğer birimlerinden de paraflanması için ilgili birimlere bu yazı gider. Tescil Şube müdürü, bu şirketin idare ve temsil yetkisi Türk vatandaşlarında değil, Türk Hava Siciline kaydı da mümkün olamaz gerekçesiyle, yazıyı paraflamaz. Bu müdüre 55.maddeye göre geçici tescilin mümkün olduğu anlatılır, ancak sayın müdür 55.maddenin ne lafzında ne de ruhunda bulunmayan şartlar ileri sürer. Örneğin; bu hava araçları ancak Türkiye dışında bulunan bir şirket tarafından Türk vatandaşına kiralanırsa, o zaman 55. madde uygulanabilir der. Der ki sayın müdür, “Türkiyedeki bir şirket bu kiralamayı yapamaz”,  yine der ki “Gümrük’deki ithal işlemi de kat’i ithal olmayacak, geçici ithal olacak”, vs, vs. vs.

                        2920 sayılı kanunun 55.maddesi hükmü hiçbir yorum gerektirmeyecek kadar açık. Maddede veya yasanın başka bir yerinde, “İlgili mevzuata uygun olarak yurda sokulmuş olan bir sivil hava aracının, TÜRKİYE DIŞINDA BİR ŞİRKET VEYA KİŞİ TARAFINDAN KİRALANMASI GEREKTİĞİ”  şeklinde bir şart bulunmamaktadır. Gümrükdeki ithal işleminin kat’i mi, geçici mi olacağına ise hiç değinilmemektedir.

                        Sivil hava aracının satın alınıp ülkeye ithal edilmesi, bir mal edinme tasarrufudur. Tescil ise, mal edinmeden sonra o malı kullanabilmek, işletebilmek için gerekli bir idari işlemdir. Malın satın alınması sırasında, yasal başka engeller yoksa ( silahlandırılmış bir hava aracı olması, suç işlemek için başka özel donanımlarla teçhiz edilmiş olması , imalatında kullanılmış olan maddelerin insan sağlığına zararlı olması , vb  gibi) mülk edinmeyi engellemek hem Anayasamıza hem de Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 1 numaralı Ek Protokolünün 1/1 .maddesine aykırıdır. Hava aracını Türkiye’ye ithal edecek olan kuruluş, belki de bu aracı Türkiye’de hiç tescil ettirmeyecek ve üçüncü bir ülkeye ihraç (re-export) edecektir.  Burada SHGM maalesef, global ticarette kendisine yer edinmeye çalışan Türkiye’ye çelme takmaktadır. 

                        Bunların ötesinde, teknik uygunluk belgesinin tescil elemanlarınca da uygun olduğuna ilişkin görüş ve uygulama ülkemizde başka hangi devlet dairesinde vardır. Teşbihte hata olmaz derler, bu uygulama insana ister istemez, doğum yapacak anne adayına doğum yaptırmadan önce nüfus memurundan da onay alınıp alınmadığını, kalp ameliyatı öncesi konsültasyona hastanın ölmesi halinde Türkiye’ye defnedilip defnedilemeyeceğiyle ilgili olarak İçişleri Bakanlığı temsilcisinin de katılıp katılmadığını düşündürüyor?  
                       
                        Küreselleşmeyi, havacılığı, küresel ticareti bugüne kadar gelmiş geçmiş yöneticilerin arasında,  en iyi anladıkları ve uygulamakta oldukları iddiasında olan halen işbaşındaki yöneticilerimiz, maalesef bu konuyu anlaşılmaz bir nedenle göz ardı ediyorlar. Yabancı sermayeyi Türkiye’ye getirmek için çok büyük uğraşlar vereceksiniz, harcamalar yapacaksınız ve yabancı sermayenin Türk işletmeciler vasıtasıyla kullanmak amacıyla Türkiye’ye ithal edeceği hava aracını bırakın Türkiye’de uçurmasını, daha gümrükte beklerken, mevcut yasa hükmünü uygulayamayan veya uygulamayan sisteme takılıp kalmasını seyreyleyeceksiniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder