25 Kasım 2011 Cuma

HAVAYOLU TAŞIYICISININ GECİKMEDEN DOLAYI SORUMLULUĞU

HAVAYOLU TAŞIYICISININ GECİKMEDEN DOĞAN  SORUMLULUĞU

                                                                                 
Av.Yaşar Öztürk
                                                                                         ozturkylaw@ttmail.com



                                   Bilindiği üzere, havayolu taşıyıcısının  taşımalarda gecikmeden doğan  sorumluluğu Türkiye içindeki taşımalarda da Türk Sivil Havacılık Kanununun 122.maddesiyle ve  uluslararası taşımalarda ise 1999 tarihli Montreal Konvansiyonu (MC 99)’nun 19. maddesiyle ve Montreal Konvansiyonuna taraf olmayıp Varşova Konvansiyonuna taraf olan ülkelere veya ülkelerden yapılacak taşımalarda da  Varşova Konvansiyonu’nun 19. ve 20.maddeleriyle  düzenlenmiştir.

                                   Türk Sivil Havacılık Kanununun 122.maddesinde, “Taşıyıcı, havayolu ile yolcu, bagaj veya yükün taşınmasındaki gecikmeden doğan zarardan sorumludur”,

                                     Montreal 1999 Konvansiyonunun 19.maddesinde “Taşıyıcı; yolcuların, bagaj ve kargonun hava yoluyla taşınmasındaki gecikmelerde meydana gelen hasardan sorumludur. Bununla birlikte taşıyıcı, eğer kendisinin ya da çalışanlarının ve acentesinin hasardan kaçınmak için gerekli kılınabilecek bütün önlemleri aldıklarını veya kendisi ya da çalışanları ve acentaları için bu tedbiri almanın olanaksız olduğunu ispatlarsa, gecikmeden kaynaklanan hasar için sorumlu olmayacaktır”

                                     ve Varşova Konvansiyonunun 19.maddesinde de, “Taşıyıcı yolcuların, bagajın veya eşyanın havayolu ile taşınmasında gecikmesinden doğan zarardan sorumlu olacaktır.”

 hükümleriyle   havayolu taşıyıcısının, taşımada meydana gelecek gecikmeden doğan zarardan sorumlu olacağı, hem yurtiçi hem de uluslararası taşımalar için düzenlenmiştir.

                                   Bu hükümler, hava taşıyıcısının, yolcu, bagaj veya yükün taşınmasındaki gecikmeden doğacak zarardan sorumlu olacağını düzenlemekte, fakat “gecikme” den neyin anlaşılacağını veya “havayolu ile taşımanın kapsadığı süre”nin ne olduğunu belirtmemektedir. Bu nedenle bu kavramların belirlenmesinde doktrinin ve tatbikatta verilmiş yargı kararlarının göz önünde tutularak, Konvansiyonların  ve Sivil Havacılık Kanununun diğer hükümleriyle birlikte değerlendirilmesi gerekecektir.

                                   Gecikme taşıyıcının taşıma sözleşmesinden doğan taahhüdünü ifa etmesi gereken zaman kesitinden daha ileri bir zaman kesiti içerisinde yerine getirmesi, diğer bir ifadeyle, varma yerine vaktinde ulaşılamaması olarak tanımlanmaktadır.[1] Taşıma süresi havayolları tarafından tek taraflı olarak oluşturulan tarifelerde belirtilmektedir. Bu tarifeler havayolları tarafından tek taraflı olarak oluşturulduktan sonra yayınlandığından, tarifeyi oluşturup yayınlayan taşıyıcının teklifi, “icap”, olmakta ve yolcu ile taşıma sözleşmesinin yapılmasını müteakiben de sözleşmenin önemli şartlarından birini oluşturmaktadır. Taşıma süresinin tarife veya başka bir belge ile tespiti mümkün olmadığı takdirde, taşımanın halin icabına göre makul bir sürede gerçekleştirilmesi gerekir.

                                   Uygulamada taşımanın başlayacağı an, yolcunun havayolundan veya acentasından satın aldığı bilette gösterilmekte ve uçuşun süresi de yayınlanan tarifelerde belirtilmektedir. Yolcunun, bagajın veya eşyanın varış yerine zamanında ulaşmasındaki  gecikmenin saptanmasında, gecikilen her anın MC99 ve Varşova Konvansiyonunun 19.maddeleri ve TSHK’nun 122.maddesi anlamında bir gecikme sayılıp sayılmayacağı tartışmalıdır. Ancak bu yönde baskın olan görüş, makul olmayan, olağan dışı bir gecikme olmasıdır.

                                  Özellikle Avrupalı akademisyenlerin teklif ettikleri bir yöntem de, gecikilen sürenin toplam uçuş süresinin belirli bir yüzdesinin; toplam uçuş süresinin kısa, orta veya uzun olması hallerine göre değişik yüzde oranlarının, saptamaya esas alınmasıdır. Örneğin programlanmış 1 saatlik uçuşlarda uçuş süresinin  %25’i , 2-4 saatlik uçuşlarda uçuş süresinin %20’si ve 5-8 saatlik uçuşlarda ise uçuş süresinin  %10’u makul gecikme olarak kabul edilmektedir[2]. Değişik yüzdeler daha uzun süreli uçuşlarda, yolcunun değişen beklentilerini ve havayollarının vaktinde hizmet verebilme imkanlarını etkileyen faktörleri yansıtmaktadır. Bu esasa göre, bir saat süreli bir tarifeli uçuşta 15 dakikalık bir uzama, gecikme sayılacaktır. Bu gecikme, 2-4 saatlik uçuşlarda 24-30 dakika, 5-8 saatlik uçuşlarda 30-48 dakika ve 9 saatten daha uzun uçuşlarda maksimum 60 dakika olacaktır.[3]

                                   Bu konuda AB ülkelerinde, AB ülkelerine veya AB ülkelerinden yapılan havayolu ile yolcu taşımalarında gecikme, uçuş iptalleri ve overbooking nedeniyle uçurulamama hallerinde yolcu haklarını düzenleyen  261/2004 sayılı Avrupa Birliği Tüzüğünün 6.maddesi ile programlanmış uçuş mesafesi ve uçuşun Avrupa Topluluğu içinde veya dışında olmasına göre farklı bir düzenleme ile gecikme hallerinde yolcu hakları düzenlenmiştir.
                                   261/2004 sayılı AB Tüzüğüne göre;

                                   a) 1500 kilometre veya daha kısa mesafeli uçuşlarda programlanmış hareket saatinden iki saat veya daha fazla süre,

                                   b) Topluluk içi 1500 kilometreden daha fazla ve diğer tüm 1500-3500 kilometre mesafeli uçuşlarda üç saat ve daha fazla süre,

c)      (a) ve (b) maddeleri dışında kalan tüm uçuşlarda dört saat ve daha fazla süre hava aracının programlanmış uçuş için hareket edememesi halleri gecikme olarak düzenlenmiştir.[4]
                                 
                                   Bu gecikme hallerinde havayolu taşıyıcısı, yolculara  Tüzükte gösterilen yardımları,  yemek, içecek, iletişim kolaylıklarını sağlayacak ve gecikmenin en az beş saat olması halinde Tüzüğün 8.maddesinde düzenlenmiş olan bilet ücretinin iadesi sözkonusu olacaktır.[5]
                                   Havayoluyla taşıma süresinin saptanmasında ise, tarifede belirtilen veya duyurulmuş olan varış saati ile yolcuların uçaktan fiilen boşaltıldıkları saat arasındaki zamanın hesaplamaya esas alınması gerekmektedir. Check-in işlemleri yaptırıldıktan sonra uçağa alınmayı beklerken veya kalkış öncesi uçakta beklenen süreler de, varış yerine varma zamanının uzama periyodu içinde yer almaktadır.

                                   Taşıma ediminin hiç yerine getirilmemesi, uçuşun iptali gibi hallerde, gecikmeden bahsetmek mümkün olamayacağından, yolcunun gecikmeden dolayı Konvansiyonun 19.maddesine veya TSHK.nun 122.maddesine göre,oluşan zararından dolayı tazminat talep etmesi mümkün olamayacaktır. Bu hallerde ise genel hükümlere göre, akdin ifa edilmemesinden dolayı, şartları var ise  havayolunun sorumluluğu söz konusu olabilecektir.

                                   Gecikmeden Doğan Zarar

                                   Taşıyıcının Montreal 1999 ve  Varşova Konvansiyonlarının  19.maddeleri ve  TSHK.nun 122.maddesi  uyarınca sorumlu olabilmesi için, gecikmeden kaynaklanmış bir zarar doğmalıdır. Örneğin ,yolcunun bağlantılı bir başka uçuşu kaçırması[6];kaçırılan uçuş nedeniyle yapılan otel,ulaşım, yemek giderleri ; yeniden satın alınmak zorunda kalınan uçak bileti; seyahati düzenleyen tur operatörünün ticari itibarının sarsılması[7]; gecikme nedeniyle kaçırılan ihale, duruşma veya ameliyatlar gibi. Yargıtayımız da muhtelif kararlarında gecikmeden dolayı yolcunun manevi tazminat da talep edebileceğine karar vermiştir. Gecikme dolayısıyla yaşanan stress, sıkıntı ve üzüntü için de manevi tazminat talep edilmesinin mümkün olduğu düşüncesindeyiz.

                                    Hava Taşıyıcısının Gecikmeden Dolayı Sorumluluğunun  Sınırı

                                   Montreal 1999 Konvansiyonunun 22.maddesinin 1. paragrafında yer alan; “Madde 19’da belirtilen biçimde yolcu taşımasındaki gecikmeden kaynaklanan bir hasar olduğu durumlarda, taşıyıcının her yolcu için sorumluluğu 4694 Özel Çekme Hakkı ile sınırlıdır.”   hükmü ile uluslar arası yolcu taşımalarında havayolu taşıyıcısının, gecikmeden doğacak hasarlar için yolcu başına 4694.- Özel Çekme Hakkı ile sınırlandırılmıştır. Konvansiyonun orijinal metninde bu miktar 4150.- Özel Çekme Hakkıdır. İlk metinde yer alan meblağ, ICAO tarafından yapılan ilk beş yıllık değerlendirmeden sonra 01.01.2010 tarihinden itibaren geçerli olarak 4694.- ÖÇH olarak artırılmıştır.

                                   MC1999 ‘un 22.maddesinin 2.paragrafında, İngilizce orijinal metninde; “kontrol edilmiş bagajın taşıyıcının sorumluluğuna verildiği yolcu bagajın ulaşacağı yerde teslimi ile ilgili özel bir fayda beyanında bulunmadığı ve durumun gerektirmesi halinde ilave bir ödeme yapmadığı müddetçe, taşıyıcının   bagajın tahrip olması, kaybolması, hasar gelmesi ya da gecikmesi halinde her yolcu için sorumluluğu 1131 Özel Çekme Hakkı ile sınırlıdır”   Bu meblağ  2010 yılında artırılmadan önce ilk metinde 1000 Özel Çekme Hakkı idi. Burada belirtmemiz gereken önemli husus, Resmi Gazetede yayınlanan MC1999’un Türkçe metninde, “gecikme”  yer almamaktadır. Tercümede unutulduğunu düşünmekteyiz.

                                   Kargonun gecikmesi halinde ise, MC1999 22.maddenin 3.paragrafında İngilizce metinde kargonun beher kilogramı için, hava taşıyıcının sorumluluğu 19 Özel Çekme Hakkı olarak sınırlandırılmıştır. Bu meblağ 2010 yılındaki artırımdan önce kilogram başına 17 ÖÇH idi. Bu paragrafta da gecikme kelimesi yer almamaktadır.


                                   Havayolu Taşıyıcısının Gecikme Nedeniyle Sorumluluktan Kurtulma Halleri

                                   Montreal 1999 Konvansiyonunun 19.maddesinin 2. cümlesinde;

                                  “….Bununla birlikte taşıyıcı, eğer kendisinin ya da çalışanlarının ve acentesinin hasardan kaçınmak için gerekli kılınabilecek bütün önlemleri aldıklarını veya kendisi ya da çalışanları ve acentaları için bu tedbiri almanın olanaksız olduğunu ispatlarsa, gecikmeden kaynaklanan hasar için sorumlu olmayacaktır”,
                                  
                                   Varşova Konvansiyonunun 20.maddesinde;

                                   “1.Taşıyıcı, kendisinin ve temsilcilerinin zararı önlemek için gerekli bütün tedbirleri almış olduklarını veya kendisi veya temsilcileri için bu gibi tedbirleri alma olanağı bulunmadığını ispat ederse sorumlu olmayacaktır.”  hükümleri yer almaktadır. Türk Sivil Havacılık Kanununun 123.maddesiyle ulusal hukukumuzda da benzer düzenleme getirilmiştir.

                                   Gerek Konvansiyonunun MC1999 Konvansiyonunun 19.maddesi ile  Varşova Konvansiyonunun  20.maddesine ve gerekse TSHK.nun 123.maddesine göre, taşıyıcının sorumluluktan kurtulabilmesi için kendisinin, ve temsilcilerinin veya adamlarının zararı önlemek için gerekli tüm tedbirleri aldığını veya bu gibi tedbirleri alma olanağının bulunmadığını kanıtlaması gerekecektir. Burada ispat külfeti tamamen taşıyıcı üzerinde bırakılmıştır. Uçuşun zamanında yapılamamasının hava muhalefetinden, grevden, havaalanından, yerel otoritelerin taşıyıcının kendisinden kaynaklanmayan bir sebeple uçuşları durdurmasından veya benzeri kendi kontrolleri dışındaki sebep veya olaylardan kaynaklandığını taşıyıcının kanıtlaması gerekecektir. Bazı hukukçular hava aracında meydana gelecek teknik arızayı da, uçuşun zamanında yapılamamasında taşıyıcının sorumlu olmayı gecikme sebeplerinden kabul ediyorsa da, hava aracında meydana gelen teknik arızanın önceden tedbirinin alınabileceği izahtan varestedir.

                                    Havayolu taşıyıcısının en esaslı yükümlülüklerinden bir tanesi, taşımayı   gerçekleştirecek, taşımaya uygun, uçuşa elverişli (airworthy) hava aracını hazır bulundurmaktır. Nitekim A.B.D. ve İngiltere’de hava aracının teknik arızasını, havayolu taşıyıcısının gecikmeden doğan sorumluluğunu kaldırıcı sebep olarak kabul etmeyen mahkeme kararları vardır.[8]

                                   Ülkemizde çok sık tanık olduğumuz; “işletme nedenleriyle gecikme, beklenmekte olan bağlantılı seferin gecikmesi nedeniyle gecikme, havaalanı üzerindeki mevcut yoğun hava trafiği nedeniyle gecikme, bulunduğumuz havaalanının pistinin mevcut aşırı hava sıcaklığı ve uçağın yüklü ağırlığı nedeniyle kalkışa elverişli olmaması nedeniyle gecikme”  sebepleri önceden tedbiri alınamayacak ve giderilemeyecek olaylardan değildir.

                                   Kasım 1998’de Russell Jones v.Britannia Airways Ltd. davasında bir İngiliz mahkemesinin vermiş olduğu kararda, “Varşova Konvansiyonunun 20.maddesi, taşıyıcıyı, yolcunun nihai varış noktasına zamanında taşınmasını, hatta başka bir taşıyıcı vasıtasıyla veya makul başka bir taşıma şekliyle de, sağlamakla sorumlu tutmaktadır”[9]  denilmektedir.


[1] Mankiewicz:Liability, s.186; Shawcross/Beaumont, s.VII/189; (zikreden Dr.Ahmet Kırman, Havayolu ile Yapılan Uluslararası Yolcu Taşımacılığında Taşıyıcının Sorumluluğu, s.96)

[2] Öztürk, Yaşar; Hava Hukuku I, sh.260, Giemulla-Schmid, Warsaw Convention, WC Art.19, Sh.14
[3] Dibb,Lupton Alsop: Aviation News, Autumn 1999,London, s.2  ve Öztürk, Yaşar; Hava Hukuku I, 2010, Sh.253
[4] Öztürk, Yaşar; “ Hava Hukuku C.I, 2010, Samsun, sh.62-63,
[5] Öztürk, Yaşar; Hava Hukuku C.I, 2010, sh.63
[6] Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 17.11.1994 tarih, E.4555,K.8635 sayılı kararı.
[7] Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 31.1.1994 tarihli ve E.3108,K.584 sayılı kararı.


[8] Kreindler, Lee.S: Aviation Accident Law,C.I, s.2-9,para.2.04, 2002 revised edition.
[9] Dibb,Lupton, Alsop, ibid.S.2

1 yorum:

  1. Merhabalar Yaşar Bey,

    Yazılarınızdan çok faydalandım, teşekkürler. Peki gecikme nedeniyle uğranılan manevi zararın giderimi için açılacak davada, görevli mahkeme Tüketici Mahkemesi mi olmalıdır yoksa Ticaret Mahkemesi mi?

    Muhtelif kararlarda ya da açılmış davalar hakkında okuduğum yazılarda Asliye Hukuk Mahkemesi de geçebiliyor.

    Yardımlarınız için şimdiden teşekkürler.

    Saygılarımla,

    YanıtlaSil